Abdullah Sarıaltın; ‘UETD’yi ne yazık ki bitirdiler’

Röportaj; Adnan Tokuç

Kısa adı UETD olan Avrupa Demokratlar Birliği’nin Bavyera Bölge Başkanı iken, 2014 yılının Haziran ayında görevden alınan Abdullah Sarıaltın ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Görevden alındığı tarihten beri, kendini zaten yoğun olan ticari işlerine veren eski UETD Bavyera eski Başkanı Sarıaltın, şimdiki UETD Genel Merkezi ve UETD Bavyera Teşkilatı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İlgi ile okuyacaksınız.

 

Sayın Sarıaltın, Haziran 2014 yılında görevden alındığınızdan beri, piyasalarda pek görünmüyorsunuz. Sizin kendinizi daha çok ticari faaliyetlere verdiğinizi biliyoruz. Bu zamana kadar bu konu hakkında pek konuşmadınız. Ne söylemek istersiniz?

İnanın artık bu işlerden oldukça soğudum… Bizim toplumda dernekçilik yapmayı, bir yerlere gelmenin basamağı olarak gören zihniyet değişmediği müddetçe, kim gelirse gelsin bu ayak kaydırma, kolay adam harcama mentalitesi de değişmeyecektir. İş ve icraat yapmak yerine, ayak kaydırma konusunda daha becerikli olanların, şimdiki geldiği duruma bakacak olursak, fazlasıyla sevinmemeleri lazım geldiğine inanıyorum. Çünkü bu zihniyete sahip insanların olduğu her yerde, çok geçmeden, bana yapılan bu hareketin aynısını da birebir onlara yaşatırlar. Ve; bunun emareleri de görülmeye başladı zaten. Bakınız UETD Genel Merkezi’nde bir ideolojik sulta kurulmuş ve kendilerine yakın olmadığını düşündükleri tüm şahıs ve şubeleri bir bir ekarte etmekteler. Daha düne kadar UETD olarak bizler hangi saiklerle vatandaşın karşısına çıkıyorduk? Biz vatandaşa hizmet odaklı bir kuruluş olduğumuz söylüyor ve onların dertlerine çareler üretmeye çalışıyorduk. Fakat şimdiki geldiğimiz noktada, Genel Merkez çalıştığı insanlara ve şubelere daha fazla ‘ideolojik’ kriterlerle bakması, bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Kendi dünya görüşlerine uymayanları kapı önüne koyan bir anlayışın adı da ne yazık ki hizmet odaklı bir hareket olamaz.

Bir de; Avrupa çapındaki bazı şubelerin dışlandıkları ve yeterince ‘Genel Merkez‘den destek alamadıkları konusunda bazı duyumlar alınmakta. Bu olay ne kadar doğru?

Vallahi, benim dönemimde, sıkıntılı birçok bölge vardı. Benimle yaşadıkları sıkıntının bir benzerini de onlarla yaşadıklarını duymaktaydım. Bakın zaten, Avrupa’nın en kritik şubeleri bir bir görevden alındı. İsviçre gayet verimli çalışmalar yapıyordu. Şimdi onlardan ne yazık ki ses yok. Hessen bölgesi Almanya’nın en faal bölgesiydi. Bakın ne hale geldiler. O bölgede öldürülen kızımız Tuğçe için bile bir kınama aksiyonu yapamadılar. Nasıl yapsınlar ki; iş yapacak adamların hepsi küstürülmüş ve uzaklaştırılmış vaziyette. Berlin ona keza. Hollanda’da da benzer problemler oldu. Yani burada gerçek olan şu; burunları kaf dağında olan ve ‘bu işi kimse benden daha iyi yapamaz’ modundaki tiplerin tasallutundan bu yapı kurtarılamadığı müddetçe, faydalı hizmetler beklemek ham hayaldir bence. Adamlarda öyle şişkin bir ego var ki; sanki o teşkilatlar bunların babasının çiftliği. Ne bir yönetim kurulu toplantısı yapıyorlar ne de bir istişare… Hep ‚biz yaptık oldu‘ havasındalar. İşte bu olmaz kardeşim. Hem kuruluşunun başında ‚Demokrat‘ ibaresi olacak, hem de demokrasiden nasibini almayan davranışlar sergileyeceksin.

Peki sizin görevden alınma olayınız nasıl gelişti?

Sanki ben çok mu biliyorum? İnanın hala ne tür bir oyunlar döndü bilemiyorum. Daha Genel Kurul yapılmadan bana gelip seni görevden aldık dediler. Yerime de bir hafta önce istifa etmiş birini getirdiler. Yahu dedim bu nasıl olur? Adam yönetimden istifa etmiş, sen onu getiriyorsun Başkan yapıyorsun? Yani hani hiç utanman yok, hiç mi usul kaide bilmiyorsun? Benim günahım neydi arkadaş? Başkan olduğum dönemde, ticaretimi kardeşime bıraktım. Her Allahın günü Bavyera’da daha nasıl etkin çalışmalar yapmanın hesapları ile eşimi ve ailemi ihmal ettim. Türkiye’den gelen misafirlere Cebimden büyük miktarda harcamalar yaptım. Ofis dediler Münih’in merkezinde hiç de ucuz sayılamayacak 4 odalı büyükçe bir ofis tuttum. Gençlerimiz de bu güzel işlere ısınsınlar diye yönetime aldım. Aldım da ne oldu; ilk altımı oyanlar onlar oldu. Bir de bana diyorlar ki, ‚Kabahat senin almasaydın‘… Yuh yani arkadaş, ben onlara güvenip yanıma aldıysam ve onları bu işe ısındırmak için birçok fedakarlıkta bulunduysam, bunun karşılığı bu mu olmalıydı? Yani insanlık ettiysek, suç mu işledik?

Peki şu andaki çalışmalar ne durumda?

İnanın artık bu tip çalışmalarda bulunmak istemiyorum. Umuruma bile değil ne yaptıkları. Sadece iki toplantı yaparak bir iki fotoğrafı Face’de paylaşarak icraat yaptıklarını sanıyorlar. İşin ilginç yanı; Genel Merkez de bu gidişattan şikayetçi değil. Yani alan memnun satan memnun. Ben ne diyebilirim ki… Adamlar benim tuttuğum ofisi pahalıdır diye almadılar. Şimdi lokal lokal dolaşıp toplantı yapmaya çalışyorlar. Bölük pörçük vaziyette hizmet mi olurmuş? Ben Genel Başkan’a dedim; ‚Arkadaş beni görevden usulsüz bir şekilde aldın… Şimdi ise senin görevin bir Genel Kurul yapmaktır. Ama ne hikmetse buna yanaşmıyor… Kendilerini kral zanneden ve yaptıkları hiç bir şey için hesap vermeyen bu zihniyetle nereye kadar gidebilirisin ki?

Sizi bayağı kırmışlar Abdullah Bey…

Evet ne yazık ki öyle oldu. Düşünün bir kere; arabam tamirde. Ticari işlerim oldukça yoğun… Ailemle günlerce görüşememişim. Kiralık bir araba ile Köln’deki bir toplantıya gidiyorum. Neymiş, bazı görevlerin ifa edilmesi lazımmış… Eh onu da yaptık elhamdulillah… Ama kardeşim, kalkıyorsun beni görevden alıyorsun ve herhangi bir neden belirtme lütfunda dahi bulunmuyorsun. Bu senin yaptığın davranış çok mu etik şimdi? Bir de daha Genel Kurul dahi yapılmadan yangından mal kaçırır gibi anında başkan atıyorsunuz. Bu ne acele böyle muhteremler? Yani Başkan, Sekreter ve Teşkilatlanma üçü bir arada ipleri ellerine almışlar, dilediklerini atamakta, dilediklerini de azletmekteler. Bu nedir yahu? İnanın bu adamlar yüzünden o kadar soğudum ki bu teşkilat işlerinden. Ki; ben bu işlerin içinden gelen birisiyim. Yıllarca dernek faaliyetleri içinde bilfiil bulunmuş biri olarak, sizi temin ediyorum, böyle pervasız, böyle usulsüz iş yapana hiç rastlamadım

Peki Abdullah Bey; bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

İnanın, dernek veya teşkilatçılık anlamında, şu aralar pek bişeyler yapmak içimden gelmiyor. Bizim toplumda, insanların hizmetleri takdir edilmiyor. İnsanlar birbirlerinin ayaklarını kaydırmak için adeta pusuda beklemekteler. Yahu hadi gelin bir iş yapalım, bak vatandaş hizmet bekliyor… Avrupa’da yaşayan insanlarımızın o kadar çok derdi var ki. Gelin çözümler üretelim. Çare odaklı düşünelim… Yok illa bir bozgunculuk olacak. Herkes, daha en ufak bir hizmet vermeden, ‘nasıl yaparım da bir yerlere gelirim‘ sevdasında… Ya arkadaş sen hele bir faydalı iş yap… Layıksan o tür yerlere zaten gelirsin. Daha elle tutulur bir iş yapmadan, ağa olmak istiyorlar. Ee; ne demiş atalarımız; ‚Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa?‘ Kafalarında daha hizmet nasıl edilir fikri oluşmadan beyzadeler hemen mevki makam sahibi olmak istiyor. O bakımdan ben bu zihniyeti baştacı yapan adamlarla bir arada olmak istemiyorum. Ne zaman ki, hizmeti ön plana çıkaran bir oluşum ve onun neferleri olur, işte o zaman ben de o hareket de yer alırım. Yeri gelir en önde, yeri gelir en arkada… Maksat yaptığımız işin vatandaşa faydası dokunsun… Yoksa yine böyle yıllarca havanda su dövmeğe devam edeceğiz…

 

http://www.haberbayern.de/abdullah-sarialtin-uetdyi-ne-yazik-ki-bitirdiler-1831h.htm

This entry was posted in TR and tagged by News4Me. Bookmark the permalink.

About News4Me

Globe-informer on Argentinian, Bahraini, Bavarian, Bosnian, Briton, Cantonese, Catalan, Chilean, Congolese, Croat, Ethiopian, Finnish, Flemish, German, Hungarian, Icelandic, Indian, Irish, Israeli, Jordanian, Javanese, Kiwi, Kurd, Kurdish, Malawian, Malay, Malaysian, Mauritian, Mongolian, Mozambican, Nepali, Nigerian, Paki, Palestinian, Papuan, Senegalese, Sicilian, Singaporean, Slovenian, South African, Syrian, Tanzanian, Texan, Tibetan, Ukrainian, Valencian, Venetian, and Venezuelan news

Leave a Reply